1979 Kayseri doğumlu olan Serkan Dokan, eğitim hayatını İstanbul’da tamamladıktan sonra Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun oldu.
1979 Kayseri doğumlu olan Serkan Dokan, eğitim hayatını İstanbul’da tamamladıktan sonra Uludağ Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun oldu. Farklı sektörlerde hem çalışan hem de işveren olarak tecrübe kazanan Dokan, çocukluk yıllarından beri içinde olan oyunculuk tutkusunu sonunda profesyonel bir kariyere dönüştürmeyi başardı.
Serkan Dokan, oyunculuğa olan ilgisinin sadece bir meslek seçimi olmadığını, sanatın insan ruhuna hitap eden büyülü bir yolculuk olduğunu belirtiyor. 2018 yılında başladığı oyunculuk kariyerinde dizi, film, reklam ve sinema projelerinde rol alarak yeteneklerini sergileme fırsatı buldu. Ancak Dokan, kendisini geliştirme yolculuğunun asla bitmediğini ifade ederek, METOD AKADEMİ Yapım’da oyunculuk atölyelerine katıldı. Bu süreçte Ayşen İnci, Engin Benli, Ali Savaşçı, Emrah Uslu, Mert Arat ve Yönetmen Yeter Çiçek’den kamera önü oyunculuğu üzerine aldığı derslerle kendini sürekli beslemeye devam etti. Serkan Dokan, sanatın yalnızca eğlendirmek ya da güzel hikayeler anlatmak için değil, aynı zamanda dünyadaki sorunlara dikkat çekmek ve toplumsal bilinci artırmak için önemli bir araç olduğuna inanıyor. Dokan’a göre sanatçı, topluma ayna tutan bir misyon üstlenmeli ve her projesiyle izleyiciyi bir sorgulama sürecine davet etmelidir.
Yakın zamanda, hem yapımcı hem de başrol oyuncusu olarak yer aldığı iki önemli film projesiyle Serkan Dokan, sanat dünyasında ses getiren işlere imza attı. “Savaş Çocuklar Makarna” ve “Teşhir” isimli bu filmler, geçtiğimiz günlerde Torun Center Biletini Al Sinemaları’nda gerçekleşen görkemli bir gala gecesinde izleyiciyle buluştu.
Özellikle “Savaş Çocuklar Makarna filmi, savaşın çocuklar üzerindeki yıkıcı etkileri ve toplumsal ahlakın çözülmesi gibi derin sosyal temaları işleyerek, izleyiciyi düşündürmeyi amaçlıyor. Duayen Yönetmen Orhan Oğuz’un büyük katkılarıyla hayata geçirilen “Savaş, Çocuklar, Makarna” filminin ilham kaynağı, hem güçlü bir sosyal mesaj taşıması hem de derinlikli anlatımıyla sinema dünyasında fark yaratmayı hedefliyor. Oğuz’un vizyonu ve sanatsal yaklaşımı, projeye sadece bir film değil, aynı zamanda toplumsal bir farkındalık aracı olarak şekil vermiş durumda. Bu önemli yapım, ulusal ve uluslararası festivallerde izleyiciyle buluşmak için hazırlıklarını sürdürüyor. Ayrıca televizyon kanalları ve dijital platformlarla yapılan görüşmeler sayesinde, filmin daha geniş bir kitleye ulaşması için güçlü adımlar atılıyor. Projenin bu denli kapsamlı bir çalışmanın ürünü olması, sinemaseverlerin ve eleştirmenlerin büyük beklentilerini beraberinde getiriyor.
Gala gecesinde izleyiciyle buluşan bir diğer film “Teşhir” ise izleyiciyi çocukluk travmalarının derin izlerini takip eden çarpıcı bir hikayeyle buluşturuyor. Filmde, küçük yaşlarda annesi tarafından sürekli cezalandırılarak banyoya kilitlenen Mahmut’un yaşadığı sapkınlıklar ve bu durumun yol açtığı psikolojik çöküş gözler önüne seriliyor. Başrolünü üstlenen ve aynı zamanda filmin yapımcısı olan Serkan Dokan, bu performansıyla dikkatleri üzerine çekmeyi başarıyor. Yanı sıra Betül Dinçer, Neslihan Yılmaz, Serdar Topuzoğlu ve Gönül Dokan da güçlü oyunculuklarıyla filme katkı sunuyor.
Her iki filmin yönetmen koltuğunda, uluslararası festivallerde adını sıkça duyduğumuz ve başarılarıyla dikkat çeken Yeter Çiçek oturuyor.
Dokan, sinemanın gücünü kullanarak toplumda önemli sosyal değişimlere katkı sağlamak istediğini vurguluyor. Sanatın, insanları bir araya getiren, farklı kültürler ve bakış açıları arasında köprüler kuran evrensel bir dil olduğunu savunan sanatçı, “Bir hikaye anlattığınızda, dünyanın neresinde olursa olsun bir insanın kalbine dokunabilirsiniz. İşte bu, sinemanın gerçek gücüdür” diyor.
Serkan Dokan’ın üzerinde durduğu en önemli projelerden biri de kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerine dikkat çeken bir kısa film ve klip çalışması oldu. Bu projede, toplumsal farkındalığı artırmak ve bu önemli sorunu sanat yoluyla gündeme taşımak amacıyla çalıştığını belirten Dokan, bu tür sosyal sorumluluk projelerinin kariyerinde her zaman ön planda olacağını ifade etti. Bu projeyle ilgili basın bilgilendirmesi ve gösteriminin önümüzdeki günlerde yapılacağı açıklandı.
Sanatçının çalışmaları yalnızca Türkiye ile sınırlı kalmayarak, tüm dünyaya yayılmayı hedefliyor. Serkan Dokan, sanatın en büyük gücünün evrensel bir dili olması olduğunu vurguluyor. Oyunculuğun ve sinemanın sadece bir eğlence aracı olarak görülmemesi gerektiğini, aksine, toplumsal mesajların iletilmesi için en güçlü iletişim araçlarından biri olduğunu belirten Dokan, “Sanat, dünyanın dört bir yanındaki insanlara ulaşabileceğimiz en etkili yöntem. Ekonomik eşitsizliklerden insan hakları ihlallerine kadar yaşanan tüm olumsuzluklara dikkat çekmek, sanatın asli görevlerinden biridir” diyor.
Dokan, özellikle Filistin’deki bebek ve çocuk ölümleri gibi savaşın yıkıcı etkilerine dikkat çekmek ve savaşın arkasındaki güçlerin ifşa edilmesi gerektiğini savunuyor. Bu tür evrensel meselelerde, sanatın toplumu harekete geçirebilecek en etkili güç olduğunu dile getiriyor.
Serkan Dokan, sanattaki yolculuğunun yeni projeler ve hedeflerle devam ettiğini ifade ederken, “Sanatla dünyaya mesaj vermek, insanlık adına olumlu bir etki yaratmak benim için en büyük başarıdır” sözleriyle sanatın gücüne olan inancını bir kez daha ortaya koyuyor.
Serkan Dokan’ın farkındalık projeleri hız kesmeden devam ediyor. Sanatın gücünü kullanarak toplumsal sorunlara ışık tutmayı sürdüren Dokan’a, topluma ve insanlığa katkılarından dolayı teşekkür ederiz. Sanatın evrensel diliyle gerçekleştirdiği bu önemli projelerin, toplumda kalıcı bir etki yaratması dileğiyle.
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.